hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Çanakkale Zaferi'nin kadın kahramanları

    Çanakkale Zaferinin kadın kahramanları
    expand

    Yazar Zümrüt Sönmez, "Zeynep Mido Çavuş", "Mücahide Hatice Hanım", "Safiye Hüseyin Elbi", "Nezahat Onbaşı" gibi Çanakkale zaferinin birçok kadın kahramanının hikayesini "Kızıl Toprak Ak Yemeni/Savaşın Kadınları"isimli kitapta bir araya getirdi.

    Yarımada Yayınları tarafından yayımlanan kitapta, Çanakkale savaşında keskin nişancı kadınların mücadelesinin, düşman mevzilerindeki askerler ve gazeteciler tarafından şaşkınlıkla karşılandığı belirtilerek, Mısır'da yayınlanan "The Egyptian Gazete" isimli gazetede yer alan Mısırlı bir askerin İskenderiye'deki ailesine yazdığı mektuba yer veriliyor.

    "...15 Ağustos 1915 Pazar günü savaşa katıldık ve büyük tepeyi ele geçirme görevi aldık. Bu arada çok can kaybı verdik. Şarapnel parçaları, makineli tüfek mermilerinin yarı sıra pusuda ateş eden keskin nişancı kadın savaşçıların ateşi altında adeta cehennemde ilerlemek gibi bir şeydi. Burada pusuya yatıp çarpışan keskin nişancıların çoğu kadın veya kız. Kendilerini yeşile boyayıp bodur çalılar ve bitkilerle uyum sağlamışlar."

    Kitapta, Avustralya ve Yeni Zelanda arşivlerinde yer alan çok sayıda belge arasında bulunan Avustralyalı Piyade er J.C. Davies'in annesine yazdığı bir mektupta da cephede savaşan kadınlarla ilgili şunların yazıldığı belirtiliyor:

    "Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü, keskin nişancı bir Türk kızı, pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak gün batmadan bir Avustralyalı tarafından vurulmasına gene de üzüldüm. Güzel yapılı ve tahminen 19 - 21 yaşlarında bir kızdı. Ölü olarak ele geçirdiğimizde yanında başka bir Türk'ün ölüsünü de bulduk. Genç kızın bedeninde 52 kurşun yarası vardı."

    "Mücahide Hatice hanım"

    Kitapta, Anafartalar'da 56. Fırka'da silahıyla muharebelere eşlik eden İzmir'in Kemalpaşa (Nif) ilçesi Ahmetli Köyü'nden Mücahide Hatice hanımla yapılan bir röportaja da yer veriliyor. Mücahide Haticehanım, o günleri şöyle anlatıyor:

    "Adım Ahmet'ti. Benim kadın olduğumu kimse bilmiyordu. Şarapnel ve kurşunlarla 9 yerimden yaralandım. Milli muharebemize gönüllü eşlik ettim. İzmir işgal altındayken İzmir'deydim. Mösyöler Yunanlılarla birlikte kışlamıza hücum ettiler. Yaralanan askerlerimizi İzmir Gureba Hastanesine yetiştiriyordum. Beraberimizde hastabakıcı hanımlar da vardı."

    "Savaşın Kadınları"nda anlatılan cephe gerisindeki kahramanlar arasında ise oğlunu kınalayarak cepheye gönderen veya yıllarca cepheye giden kocasının yolunu bekleyen Türk kadınları da sıralanıyor.

    Kitapta, evlendikten 3 gün sonra kocasını gönüllü yedek subay olarak Çanakkale cephesine gönderen, her sabah kocasının cepheden kendisine yolladığı sararmış mektupları okuyan ve "Kocam giderken bana 'Gençsin, güzelsin. Ne olur ben gelinceye kadar sokağa çıkma. Gözüm arkada kalmasın' dedi. Nasıl sokağa çıkarım?" diyen "Şemsi Nine"nin bu şekilde yaşadığı ve öldüğü de anlatılıyor.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow